Sizleriçin hazırladığımız Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)'ın çocuklarla hatıralarını içeren videomuzu beğenmeniz dileğiyle. Tek parça 10 adet bir arada haz HAKKIMKIZDA 1.NAMAZ NEDİR VE NE İÇİN KILINIR. Namazın Şartları. Abdest,Boy Abdesti (Gusül) Ve Teyemmüm. Namaza Hazırlığın Diğer Şartları. Namazın Kılınış Şartları. Namaza Çağrı:Ezan Ve Kamet. Günlük Namazlar (Beş Vakit) Cemaatle Namaz. PeygamberimizinTarihçe-i Hayatı. Burada listelenen tüm içerikleri tek sayfada görüp kopyalamak veya yazdırmak için tıklayınız! Hizmet Risale-i Nur İman Konuları İslami Konular Hz. Muhammed (sav) Akademik Çalışmalar Bediüzzaman Said Nursi Risale-i Nur'dan Hutbeler Risale-i Nur'dan Derlemeler Kısa Yazılar Muhtelif. Peygamberimizin (s.a.v)’in yaşantısı, örnek davranışları, Her hareketinde en güzel örnek olan Peygamberimizin (s.a.v)’in güzel ahlakından ve örnek davranışları. Her işe besmeleyle başlardı. “Besmele” (Bismillahirrahmanirrahim) ile başlamayan her işin hayrı ve bereketi olmayacağını buyurmuştur. Anlayış göstermek, hoşgörülü davranmak, yumuşak davranmak, bağışlayıcı olmak, tahammüllü olmak, olumsuz davranışlarla muhatap olunca bir mana kazanır. Yoksa sıradan olaylar karşısında herkes sakin ve sabırlı olur. Peygamberimiz her konuda olduğu gibi, hilmi ve yumuşaklığı ile de bambaşkaydı. Hatta bir taneydi. İslam ahlakı ile ahlaklanmak için gereken bilgileri öğreten bir ilimdir. Tıp ilmi, beden sağlığına ait bilgileri öğrettiği gibi, tasavvuf da kalbin, ruhun, kötü huylardan kurtulmasını öğretir, kalb hastalıklarının alametleri olan kötü işlerden uzaklaştırır, Allah rızası için güzel iş ve ibadet yapmayı sağlar. PKN9. Hz. Muhammed'in örnek kişiliği Allah'u Azze ve celle'nin en sevgili kulu, son ve en büyük Peygamber Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem bir saadet güneşi olarak doğdu. Kurulmuş toprkların su ile canlanması gibi Allah'u Teala Fahri Kainat Efendimiz ile dünyaya yeniden hayat verdi. Çünkü O alemlere rahmet olarak gönderilmişti. -Fahri Kainat Efendimiz insanlara, dünyada ve ahirette mutlu olmanın yollarını gösterdî ve öğrettiği ahlakı ilkelerini önce kendisi yaparan en güzel örnek oldu. Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammedsallallahu aleyhi ve sellem 'in kalbi insan sevgisi ile dolu idi o kadar merhametli idi ki elindekini yoksullara verip kendisi aç kaldığı bile olurdu sadece insanlara değil hayvanlara karşı da şevkat ve merhamet gösterîrdi. Fahri Kainat Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem susayan bir kedîye kendi eliyle su içîrmiş, hayvanlara iyi davranılmasını emretmiştîr. - Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem çocukları çok sever, onları kucağına alıp okşardı. - Fahri Kainat Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem hastaları ziyaret eder, iğleşmeleri için dua ederdi ve bir meclise gittiği zaman boş bulduğu bir yere oturur, ayaklarını başkalarına karşı uzatmazdı. - Sevgili Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem örnek bir ile reisiydi kadınlara son derece nazik davranır, ev işlerinde onlara yardım ederdi o,şöyle buyurmuştur; Sizin en hyırlınız eşlerine karşı en iyi davranandır." Darimi -Peygamberimiz, misafiri çok sever, onlara bizzat kendisi hizmet ederdi ve Müslüman olmayanlardan kendisini ziyarete gelenlere de aynı şekilde davrenırdı. -Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem, güler yüzlü, tatlı sözlü idi başkaları konuşurken onları dinler, sözlerini kesmezdi ve gördüğü kusurları kimsenin yüzüne vurmazdı. -Sevgili Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem doğru sözlü idi verdiği sözden asla dönmez, yalancıları hiç sevmezdi. Doğruluğu ve güvenilir kişiliğinden dolayı, "Muhammed' ul-Emin" yani "Güvenilir Muhammed" denilmişti. -Sevgili Peygamberimiz, maddi imkanlara sahip olduğu durumlarda da sade bir hayat yaşamış, elinde ne varsa yoksullara dağıtmıştır. Böylece toplumda sosyal adaleti sadece sözle değil davranışları ile de göstermiş ve insanlığa örnek olmuştur. Selam olsun Müslüman'ın diyenlere! Selam olsun O'nun yolunda gidenlere! Peygamberimizin ahlakı ile ilgili örnekler Hz. Peygamber'in hayatından bazı örnekler ele alnarak Onun ahlakıyla ilgili bilgiler verilmiş ve günümüzde bu örneklerin bizim hayatımıza nasıl yansıması gerektiğine ilişkin yorumlar yapılmıştır. Hz. Peygamber her şeyden önce "Emin" vasfını taşıyan bir kişiydi. Kendisine güvenilen ve kendisinin de kendisinden emin olduğu insan idi İbn'd,l156 Hz. Muhammed Aleyhi salatu vesselam'in ahlâkının en önemli özelliği, Allah vergisi oluşudur. O bütün güzel vasıfları, çalışıp, emek verip, bir çaba sonucu kazanmış değildir. Bazı güzel hasletler vardır ki, her insan onlara sahip olmak, onları kendi hayâtında yaşamak ister Sabır, kanaat, cömertlik, tevazu, fedakârlık, cesaret gibi... Çünkü bunlar ve benzeri güzel vasıflar, insana gerçekten "insan" olma özelliği kazandırır. "Güzel ahlâk" adı altında toplanan bu güzel vasıfları "örnek insan" olarak en mükemmel şekilde yaşayan insan, Peygamber Efendimizdir Onun ahlâkı o kadar yücedir ki, Cenab-ı Hak, ona hitap ederek şöyle buyurur "Hiç şüphesiz senin için bitmez tükenmez bir mükâfat vardır. Ve hiç şüphesiz sen pek büyük bir ahlâk üzerindesin." Kalem Sûresi, 3-4 Yine Kur'ân'da Peygamberimiz için "Allah'ın Resulünde sizin için güzel bir örnek vardır" Ahzâb Sûresi, 21 buyurularak, mü'minlerin, hayâtlarının bütün safhalarında onu örnek almaları tavsiye ve emredilir. Çünkü onun ahlâkı bizler için en güzel örnek, onun yaşayışı, halleri, sözleri ve hareketleri en mükemmel modeldir. Peygamberimiz de, "Ben ancak güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim" buyurur ve bu özelliğini, dünyadaki göreviyle bağlantılı olarak dikkat çekip bizlere anlatmaktadır. Onun ahlâkı, Allah'ın övdüğü ve Kur'ân'ın öğrettiği temiz ahlâktır. Yüce Allah, İslâmı insanlığın imdadına gönderip Kur'ân'ı indirirken, İlahî prensiplerin uygulamaya geçişini hayatıyla gösterecek bir insan olarak Peygamberimizi seçmiştir. Kur'ân'da anlatılan güzelliklerin tamamını Peygamberimizin şahsında görmek mümkündür. Sahabîlerin, Peygamberimizin ahlâkı hakkında bilgi almak istemeleri üzerine, Efendimizin hanımı Hz. Âişe şu cevabı vermişti "Siz Kur'ân'ı okumuyor musunuz? Onun ahlâkı Kur'ân'dı." Onun ahlâkı Allah tarafından ihsan edilmiş, ikram edilmiştir. Yüce Allah onu insanların örnek alacağı kusursuz, eksiksiz ve seçkin bir şekilde yaratmıştır. O dünyaya gözünü açıp kapayıncaya kadar hep aynı huy ve ahlâk üzerinde yaşamıştır. Ondaki güzel vasıflar yaratılışında mevcuttu. Onu eğiten, edep ve ahlâkın en üstün özellikleriyle süsleyen Yüce Rabbidir. İşte bundan dolayı, onu kendisine örnek kabul eden insan, onu ne kadar taklit edebilirse, o kadar istifadesi fazla olur, o nurdan aldığı feyiz, o nisbette çoğalır. Peygamberimizin ahlâkının en belirgin özelliklerinden birisi de, insan yaratılışında var olan birbirine zıt ve ters huyları en mükemmel şekilde bağdaştırıp, bütün duyguların ideal noktasını bulmasıdır. Hiçbir şekilde aşırılığa kaçmadan, orta yola, doğruya ulaşmasıdır. Peygamberimiz, herkesin arzu edip de bir türlü ulaşamadığı en üstün değerleri ve olgunluğu mükemmel bir şekilde hayâtı boyunca ümmetine göstermiş, bütün insanlığın gözleri önüne sermiştir. Bazı anlar olmuş, en cesur bir fedai olarak, düşmanın kat kat üstünlüğüne hiç aldırmadan, binlerce düşmana tek başına meydan okumuştur. Ama bu halinde bile yumuşak kalpliliğini, merhametini geri bırakmamıştır. Örneğin bir savaş sonrası, öldürülmüş olarak gördüğü düşman çocuklarına o kadar acımıştı ki, düşman da olsa çocukların öldürülmemesi gerektiğini, çünkü onların suçsuz ve Cennetlik olduklarını haber vermişti. O, bütün insanlığın kurtuluşu ve İslâmın dünyaya yayılması gibi yüce bir gaye için zihnini yorarken; bu arada binleri bulan ve Arabistan'ın her tarafına dal budak salan ümmetinin halini ve işlerini düşünürken; çevresinde bulunan yoksul vede fakir Müslümanları hiçbir zaman unutmamış; kendi çoluk çocuğunu, onların eğitim ve ihtiyaçlarını da ihmal etmemiştir. Birincisini büyük görürken, öbürünü küçümsememiştir. Bu kadar ağır ve sorumluluk isteyen bir görev üzerinde bulunduğu halde, o yine kendisini Rabbine vermiş, günün büyük bir kısmını ibadet ve zikirle geçirmiştir. Kalbi her an Allah'a bağlıdır. Bu haliyle dünya ile ilişkisini kesmiş gibi görünse de, yine o dünyanın içindedir. Bütün işlerinde Allah'ın rızasını gözetmiştir. Peygamber Efendimiz , dâva arkadaşlarını gözü gibi korumuş, onlara ana-babalarından görmedikleri şefkat ve yakınlığı göstermiş, kendi şahsına yapılan kötülüğü affetmiş, intikam almayı düşünmemiştir. Kendisini öldürmek için tuzak kuranları yakaladığında serbest bırakmış, ama Allah düşmanlarını asla bağışlamamış, onların yakasını bırakmamıştır. İçi bozuk, dıştan Müslüman gibi görünen münafıkların kalbine devamlı Cehennem korkusunu vermiş, âhiretteki acı hallerini hatırlatmıştır. İslâm toprakları, güneyde Yemen'e kuzeyde İran ve Suriye sınırına dayandığı sırada Peygamberimiz, Arapların sultanı, Arabistan'ın hakimi idi. Savaş sonrası düşmanın bırakıp gittiği mallar ve ganimetler mescidin içini doldururken, en kıymetli mallar Müslümanların eline geçtiği halde, yine o kuru bir hasır üzerinde yatacak kadar engin ruhlu; içi ot dolu bir yastığa yaslanacak kadar mütevazı; her türlü imkân mevcutken, açlık sıkıntısı çekecek kadar kanaatkar ve tok gönüllü idi. Hz. Ömer'in "Bizans kralı ve İran şahı dünya nimetleri içinde yüzerken, Resulullah kuru hasır üstünde yaşıyor" diyerek ağlaması üzerine, Sahabîsinin gönlünü hoş tutan yüce Peygamberimiz "Yâ Ömer, varsın, Kisra ve Kayser dünya nimetlerinden zevklerini alsınlar, keyif sürsünler. Âhiret nimeti bize yeter" diyerek tevekkül ve rızasını dile getiriyordu. Peygamberimizin ahlâkı bir meleke halindeydi, öz olarak mevcuttu. Güneş nasıl ışık saçar, çiçekler nasıl rengi ve kokusuyla ortalığı Cennete çevirip burcu burcu kokular saçarsa; ağaçlar nasıl türlü türlü meyveler verir, yaratılışlarında var olanları ortaya çıkarırsa; Resul-i Ekrem Efendimizin ahlâkî hayâtı da o şekilde normal bir seyir içinde cereyan ediyordu. Öyle ki, her gören, Peygamberimizin o faziletle birlikte yaratıldığı kanaatine varırdı. Hiç kimse ondan o fazilete aykırı bir şeyin görüleceğine inanmazdı. O her zaman muhtaçlara yardım eder; zayıfları korur; tatlı sözlü, güler yüzlü bulunur; izzet ve vakarını muhafaza eder; tevazu ve hoşgörüsünü hiç kimseden esirgemezdi. Güneş nasıl ki, Allah'a inananın da, inanmayanın da üzerine doğarsa, Peygamberimizin dünyayı kaplayan şefkati de küçük-büyük, gençihtiyar, müslim-gayr-i müslim herkese aynı şekilde yayılırdı. Oluşturulma Tarihi Ağustos 25, 2020 0254Peygamberimiz Hz. Muhammed birçok davranışıyla aynı dönemde yaşadığı insanlara örnek oldu. Onun sözleri ve yaptıkları ise hadis ve sünnet kaynaklarına aktarılarak günümüze taşındı. Onun hikmet dolu davranışlarını örnek alarak günahlardan sakınabiliriz. 8. sınıflar için Hz. Muhammed'in örnek davranışlarını madde madde sizler için Muhammed peygamberliğini ilan etmeden önce de Mekke halkı tarafından çok seviliyor ve takdir ediliyor. Kendisine Muhammed-ül Emin diyen Kureyşliler dürüstlük ve çalışkanlık konusunda peygamberimizi kendilerine örnek alıyorlardı. Hz. Muhammed'in Örnek Davranışları 1- İslam'ı Sevdirmesi İslam dininde zorlama yoktur. Hz. Muhammed kendisine kısım kısım inen vahiyleri insanlara aktardı. İsteyenler iman etti, Müslüman oldu; isteyenler Hristiyan, Yahudi ya da putperest olmaya devam etti. İslam'ı korkutarak değil özendirerek anlattı. ''Kolaylaştırın, zorlaştırmayın'' diyen peygamberimiz etrafındaki insanlara da ''korkutmayın, müjdeleyin'' diye tavsiyelerde bulundu. Ona göre bir insan sadece korktuğu için Müslüman olamazdı. Bu nedenle kafir ve müşriklerin alaylarına karşı bile her zaman müşfik oldu. Hakaretlerine ve iftiralarına karşı bile öfkelenmedi. Onun İslam'ı sevdirerek anlatması sayesinde şu an, dünyamızda 2 milyara yakın Müslüman yaşamaktadır. . 2- Etrafındaki İnsanlara Danışması Hz. Muhammed, kibirden uzak ve alçak gönüllü bir şahsiyetti. Herhangi bir mesele olduğunda farklı görüşteki insanların fikirlerini dinler, bazen de dönemin alim kişilerine bizzat kendi gidip danışırdı. İslam dininde ''istişare'' adı verilen bu yöntemi sıklıkla uygulayan peygamberimiz, toplumu ilgilendiren konularda tek başına karar vermedi. İnsanların düşüncelerine saygı gösterdi. Birçok rivayette Hendek Savaşından önce biri kendisine, alana atların geçemeyeceği kadar büyün çukurlar kazdırmasını önerdi. Bu tavsiyeyi dinleyen Hz. Muhammed, ordusuyla birlikte Hendek Savaşını kazandı. 3- Her Zaman Merhametli Olması Peygamberimiz sadece yakın çevresine ve arkadaşlarına karşı değil düşmanlarına karşı da merhametli oldu. Mekke döneminde onunla alay edenleri ve yüzüne toprak atanları affetti. 630 yılında ordusuyla Mekke'nin fethini gerçekleştirdiğinde yüzlerce Kureyşli esir alınmıştı. Esir alınan insanlar, kendisine ve Müslümanlara zulmeden, savaş açan kişilerdi. Buna rağmen bir kısmını fidye karşılığı, büyük bir çoğunluğunu ise karşılıksız serbest bıraktı. Hz. Muhammed' yalnızca Allah'a şirk koşulmasına karşı hiddetlenirdi. Bu nedenle Mekke Fethi sırasında Kabe'nin içindeki putların bir kısmını kılıcıyla parçaladı. 4- Alçak Gönüllü Olması Bir gün peygamberimizin çadırına bir yabancı geldi. Uzak bir kabileden gelen bu kişi Hz. Muhammed'in yaptıklarından haberdardı. İslam dinine geçmek ve Müslüman olmak istiyordu. Fakat aynı zamanda peygamberden çekiniyordu. Çünkü Mekkeli müşrikler gittikleri şehirlerde herkese Hz. Muhammed'i acımasız biri olarak anlatıyor, insanların Müslüman olmalarını engellemeye çalışıyordu. Yabancının titrediğini gören peygamberimiz şöyle buyurdu ''Korkmana ve titremene lüzum yok. Ben kral değilim. Kureyş'li, kuru et yiyen bir kadının oğluyum yalnızca.'' Hz. Muhammed'in ne kadar alçak gönüllü biri olduğuna dair sayısız kıssa günümüze ulaşmıştır. Çünkü ona göre hepimiz Allah katında birer kuluz. Biz de İslam peygamberinin bu davranışlarını örnek almalıyız. Kimseye tepeden bakmamalı, kibirli davranışlardan uzak durmalıyız. Ancak bu şekilde salih ameller işleyen hayırlı müminler olabiliriz. Sık sık sünnet ve hadis kaynakları okunmalı, peygamberimizin sözleri ve davranışları hakkında bilgi sahibi olunmalıdır. Az konuşup çok düşünen bir şahsiyet olan Hz. Muhammed, biriyle karşılaştığında önce kendisi selam verirdi. Biri ona seslendiği zaman kafasını çevirmekle yetinmez, tüm gövdesiyle kendisine seslenen kişiye dönerdi. Hayatı boyunca bir kez bile yalan söylemeyen peygamberimiz, yalancı kişilerden hoşlanmazdı. Az uyur ve az yerdi. Sofradan daima aç kalkar ve sık sık şükrederdi. Peygamberimizin bu davranışlarını örnek aldığımız takdirde çok daha iyi bir Müslüman ve hayırlı bir kul olabiliriz. Hz. Peygamber Yüksek Ahlâkı Sevgili Peygamberimiz, çocukluğundan itibaren en üstün ahlâki duygulara sahipti. Gerek çocukluk, gerekse gençlik yılları akranlarından çok farklı geçti. Kötülüklerin her çeşidinin son derece yaygın olduğu bir toplumda, Cenab-ı Hak, son peygamber olarak görevlendireceği Hz. Muhammed'i çocukluğundan itibaren Cahiliyenin bütün kötülüklerinden korumuştu Mekke’ye Muhacir 3 yıl önceydi! Mekke’de 16 yaşında bir yetim ile karşılaşmıştık. Aslında oğlumun okuldan arkadaşıydı o yetim. Otelimiz Ebu Kubeys tepesinin arkasındaki boş, kayalık alana bakıyordu. Çocukları Çok Severdi "Küçüklerimize şefkat etmeyen bizden değildir."[4] buyuran sevgili Peygamberimiz, kız-erkek ayırımı yapmaksızın çocuklara olan sevgi ve şefkatini çok çeşitli şekillerde ve her fırsatta en nezih biçimde göstermiştir. Anne ve babaları, büyükleri de daima çocuklara karşı anlayışlı olmaya davet ve teşvik etmiştir. Güzel Konuşurdu Efendimiz duruma ve ihtiyaca göre, genellikle kısa ve özlü, sade ve iddiasız konuşurdu. Onun bu özelliğine "cevâmiu'l-kelim"özlü sözler söyleme yeteneği denmektedir. Her zaman ve hemen her konuda gerektikçe ve gerektiğince konuşmuştur. Her defasında da sözlerini dikkatle ve muhataplarının anlayış seviyesine göre seçmiştir. Alçak Gönüllü İdi Sadelik ve alçak gönüllülüğü huy edinmiş bulunan sevgili Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, en çok kibir, gurur, yapmacık ve göstermelik davranışlardan hoşlanmazdı. Düşmanlarının Bile İyiliğini İsterdi Bütün insanlığı İslâm hidayetine çağıran Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem "alemlere rahmet olarak gönderilmiş" olmasının fiili örneklerini bütün hayatı boyunca en olgun şekilde, hatta düşmanlarını şaşırtacak ölçülerde ortaya koymuştur. İyiliği Sadece İyilere Yapmaz Bir Şey İstendi mi Asla 'Yok' Demezdi Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem her zaman iyiliği iyi olana değil, daha kötü olma ihtimali olanlara da yapar ve onların iyileşmelerini sağlamaya çalışırdı. Bu yolla müellefe-i kulûb denilen kalbleri İslâm'a ısındırılmış kişilerin bulunduğu tarihi bir gerçektir. Çünkü "İnsan, ihsân iyilikın kölesidir." Sabırlıydı Bir peygamber olarak inananlarının, bir lider olarak cemaatinin uğradığı haksızlıklara da sabretmek düşüyordu o sallallahu aleyhi ve selleme. Onu en çok üzen de bu ikinci grup olaylar oluyordu. Cömertti Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem halkın en cömerdiydi. Onun en cömert olduğu zaman da Ramazan'dı. Cebrâil ile buluştukları aydı. Cebrâil aleyhisselâm her gece Resûlullah'a gelir, kendisiyle Kur'ân-ı Kerîm'i müzâkere ve mukabele ederdi. Sözüne Sadıktı O sallallahu aleyhi ve sellem Abdullah b. Ömer radıyallahu anh’in rivayet ettiği bir hadis-i şerifte şöyle buyuruyordu "Verdiği sözde durmayıp cayan gaddar kişi için Kıyâmet gününde bir bayrak dikilir, "Bu adam, falan oğlu falandır, gadretmiştir” diye ilan edilir." Âmir bin Rebia anlatıyor "Peygamber Efendimiz ile birlikte camiye gidiyordum. Yolda Peygamberimizin ayakkabısının bağı çözüldü. Ben hemen eğilip bağlamak istedim. Fakat Peygamberimiz ayağını önümden çekti ve şöyle buyurdu "Bu hareketin, başkasına hizmet gördürmek demektir. Ben başkasına hizmet gördürmeyi sevmem." Peygamberimizin bu konudaki bir başka örnek davranışını Abdullah bin Abbas anlatıyor "Peygamber Efendimiz, ne suyunun hazırlanmasını, ne de herhangi bir fakire sadaka vermeyi başkasına bırakmazdı. Abdest suyunu kendisi bizzat hazırlar ve bir fakire sadaka vermek istediği zaman bizzat kendi elleriyle verirlerdi." Abdullah bin Cübeyr'in anlattığına göre, bir gün Peygamberimiz Ashabıyla birlikte yürüyerek bir yere gidiyorlardı. Hava çok sıcak olduğundan, Ashabdan birisi, elbisesini Peygamberimizin başının üzerine kaldırarak gölgelemek istedi. Bunu gören Peygamberimiz, "Bundan vazgeç. Ben ancak bir insanım" buyurdu ve elbiseyi alıp indirdi. Peygamberimiz kendisini görenlerin bir kral zannıyla çekinip titremelerini uygun bulmaz, onları teskin ederek rahatlatırdı. Bir gün bir zat Peygamberimizin huzuruna gelince, peygamberlik heybetinden titremeye başladı. Bu Sahabîsinin halini gören Peygamberimiz, "Kendine gel, ben bir hükümdar değilim. Ben ancak Kureyş kabilesinden kurumuş tuzlu ekmek yiyen bir kadının oğluyum" buyurdu. Gerçekten de Peygamberimizi ilk defa gören, heyecanlanırdı. Fakat daha sonra ondaki şefkati, yüzündeki tebessümü görünce rahatlar, görüşüp konuşunca içindeki korku sevgiye dönüşürdü. Sosyal durumu ne olursa olsun; ister zengin ister fakir, ister dul bir kadın veya bir hizmetçi olsun, hangi halde bulunursa bulunsun, Peygamberimiz herkese eşit davranır, basit yaşayışından, fakir ve hizmetçi oluşundan dolayı kimseyi aşağı görmezdi. Onların da diğerleri gibi ihtiyaçlarını görür, hiç gurura kapılmazdı.

peygamberimizin güzel ahlakı ile ilgili olaylar